Ana sayfa

SEÇİMLER VE KOMÜNİZM

Türkiye, savaş tehdidinden rejimin iflasına kadar uzanan olağanüstü bir politik krizin içerisinde seçime gidiyor. Bu ortamda, ileri boyutlarda politikleşen toplum keskin çizgilerle bölünürken, farklı politikalar da destek kazanmak üzere birbirlerinin karşısına çıkıyorlar. Toplum, yığınlar, seçimler doğrultusunda ileri sürülen politikalarda, politik krizde öne çıkan, somutlaşan sorunlarına cevap ve çözüm arıyor.

Seçim politikaları üzerine, komünizm açısından ilk vurgulanması gereken, varolan bütün toplumsal sorunların temelde kapitalizmden kaynaklandığı, devletin egemen sınıfın, burjuvazinin devleti olduğu ve seçimlerin ya da hükümet değişikliğinin bu gerçeği değiştirmeyeceğidir. Toplumsal düzenin değişebilmesi için, burjuvazinin egemenliği, burjuva devlet yıkılmalı, işçi sınıfı egemen sınıf olarak, devlet olarak örgütlenmelidir. Bütün toplumsal sorunların bütünlüklü ve kalıcı çözümü, buradan, işçi sınıfının sosyalist devriminden geçer. Kısmi kazanımlar ise, sosyalist devrim mücadelesinin, komünizm mücadelesinin gelişmesi, gücü ölçüsünde olanaklı olduğundan, komünizm mücadelesine bağlı olarak ele alınmak durumundadır.

Toplumun sorunlarına yönelik olarak seçimler ve hükümet değişikliği yerine, sosyalist devrimi temel almak, komünist politika açısından, ‘burjuva oyunu’ diye seçimlere ilgisiz kalmayı getirmez. Geniş kitlelerin ileri derecede politikleştiği seçim koşullarından, ajitasyon ve propaganda için, toplumsal düzeni ve politik gerçekleri işçilere, emekçilere sergilemek için, komünizmi bağımsız bir politik seçenek olarak toplumun önüne çıkartmak için yararlanılmalıdır. Böyle bir seçim kampanyasıyla adaylarına oy isteyen komünist hareketin seçim sonuçlarına ilişkin birincil amacı kendi gücünü ölçmek olacaktır. Bunun sonucunda, politik gerçekleri açıklama kampanyasını parlamento kürsüsünden sürdürebilmek üzere adaylarının seçim kazanmaları da birinciye bağlı ikinci amaçtır.

Komünizmin seçimlere ilişkin taktiği, genel olarak, seçimlere katılarak bundan ajitasyon, propaganda ve kendi politikasını toplumun önüne koymak için yararlanmak biçiminde olmakla birlikte, çok özel bazı koşullar boykot taktiğini gündeme getirebilir. Komünizmin tarihsel deneyleri ve gelenekleri içerisinde, boykot taktiğine başvurulan özel koşullar, devrimci bir durumda, yükselen mücadelenin yolundan saptırılarak bastırılması amacıyla önlerine getirilen kurumları boykot eden yığınların, mücadeleleri ile saf dışı bıraktıkları bu kurumlar yerine, kendi organlarını yaratması biçiminde anlatılabilir. Dolayısıyla, devrimci bir durum ya da yükselişten söz edilemediği koşullarda, komünizm açısından boykot taktiğinin de koşulları yoktur.

Komünizmin, diğer bütün politik hareketlerden bağımsız bir seçenek olarak oy istemesi biçimindeki genel seçim taktiğinin yine özel koşullara bağlı diğer bir istisnası da seçim ittifakı ya da kendi dışındaki adayların desteklenmesidir. Bu biçimde, komünizmin kendi adayına oy istemekten farklı bir tutum almasını gerektirebilecek koşullar, (faşizmin iktidarına yol açma benzeri) ciddi bir tehdit karşısında, seçim sonuçlarının toplumun kaderini etkileyebileceği olağanüstü koşullar, bununla birlikte komünizmin tek başına yeterli gücü bulunmazken güçler birleştirildiğinde belirli bir etkinliğe ulaşacak demokratik güçlerin varlığı olarak sayılabilir.

Bu özel koşulların dışında komünizmin seçimlerdeki taktiği kendi adaylarına oy istemekken, işçi sınıfının komünist hareketinin bulunmadığı durumda, her şeyden önemlisi komünist işçi partisinin yaratılmasıdır ve seçim çalışmaları da bu amaca hizmet etmelidir. Bu temelde seçimlere yönelik sürdürülecek ajitasyon ve propaganda, toplumsal sorunların çözümü için işçi sınıfının komünist seçeneğinin yaratılmasının önemini ortaya koyarken örgütlenme çalışmaları da işçileri diğer politik akımlardan koparak kendi politik hareketini inşaya çağırmak, çekmek doğrultusundadır.

Bugün toplum, bir yandan savaş ve sömürgeci katliamlar, öte yandan askeri diktatörlük ve hatta şeriat devleti biçiminde somut ve ciddi tehditlerle karşı karşıya olduğu derin bir politik kriz içindedir. Bu tehditler karşısındaki politik saflaşma ise, milliyetçi militarizm ile küreselleşmeci islamcılık arasındadır, emperyalizmin ve oligarşinin seçeneklerinden birinin arkasında toplanılması biçimindedir. Özünde aynı çıkarlara hizmet eden (dolayısıyla aynı safları temsil eden) bu iki seçeneğin de birbirinin çözümü olamayacağını, bütün toplumsal sorunların çözümünün olduğu gibi, her türlü antidemokratik tehdit, girişim ve saldırıların üstesinden gelebilmenin işçi sınıfının önderliğinden, komünizm mücadelesinin gelişmesinden geçtiğini gösterebilecek olan yalnızca komünist politikadır, komünizmin işçi sınıfının seçeneği olarak ileri sürülmesidir.

Ancak bugün işçi sınıfının komünist politik hareketinin varolmaması (bu adla ortaya çıkanların da aslında komünizme uygun olmamaları), milliyetçi militarizm ile küreselleşmeci islamcılık kapanına kıstırılan yığınlar için, işçi sınıfının komünist seçeneğinin ileri sürülememesi nedeniyle, ağır tehditler getiren politik krize gerçek çözüm olanağını ortadan kaldırıyor. Toplumsal düzeyde bir politik seçenek oluşturacak işçi sınıfının komünist partisinin bulunmamasından öteye, komünist politikayı savunan aday gösterme güç ve olanağına sahip olunmadığı bu durumda, sorun başka politik akım, parti ya da grupları destekleme sorunu değildir. Diğer bir deyişle, oy verilecek komünist adayların olmaması nedeniyle, başka politik çizgilere, onları temsil eden adaylara oy verilmesi savunulamaz. Ama değerlendirilmek durumunda olan, içinde bulunulan ve ağır tehditler içeren olağanüstü politik kriz koşullarında, savaş açılması gibi girişim ve saldırılar karşısında parlamento kürsüsünden yararlanmak üzere demokratik bir platformu savunan aday ya da adayların desteklenmesi olanakları ve koşullarıdır. Adayın seçilebilmesi için gereken gücün bir araya getirebilmesinden öteye, bu koşulların başında, adayların, emperyalizmin politikalarına karşı çıkma, devletin antidemokratik yapısını sergileme, sömürgeci saldırılara direnme, bütün antidemokratik girişimlerle mücadele etme doğrultusunda oluşturulan bir platform temelinde seçime girmesi gelir.

Ortak demokratik bir tutum geliştirmek doğrultusunda kararlılık ve inisiyatifin yetersizliği ile birlikte, kısıtlı süre içerisinde çok sayıda değişik çevrenin pratikte bir araya gelmesinin güçlüğüne de bağlı olarak, varolan tek tek politik parti ve grupların ya da sınırlı ittifaklarının ötesinde, onları aşan, belirlenmiş somut hedefler temelinde, kapsayıcı bir demokratik platform oluşamadı. Böyle bir ortak demokratik seçeneğin ortaya çıkmadığı bu durumda, yine öne çıkartılması gereken, işçi sınıfının komünist politik seçeneğinin, komünist işçi partisinin yokluğu, eksikliğidir; bütün tehdit ve saldırıları durdurabilmek, toplumsal sorunları çözebilmek için işçi sınıfının komünist politikasına duyulan ihtiyaçtır. İçinde bulunulan politik kriz ve seçim ortamında da, komünizm açısından öne çıkartılmak durumunda olan, işçi sınıfının komünist seçeneğinin, partisinin inşası, yaratılmasıdır; bütün tutumların, çalışmaların bu amaca hizmet edecek biçimde saptanması, sürdürülmesidir. Bu saptamaya uygun seçim taktikleri ise, işçileri, emekçileri, diğer politik akımlardan koparak komünizmi benimsemeye çağırmak doğrultusundadır. Bu anlamda 22 Temmuz seçimlerinde, başta emperyalizm ve oligarşinin seçenekleri, burjuva partileri olmak üzere, mevcut adaylara oy verilmemelidir.

ÖZGÜRLÜK SOKAKTA

ÖNE ÇIKANLAR


SSCB NEYDİ VE NEDEN ÇÖKTÜ

NEYDİ VE NEDEN ÇÖKTÜ?

SSCB’NİN KARAKTERİ ÜZERİNE BİR ÇÖZÜMLEME

Süha ILGAZ

Ütopya Yayınevi

KİTAPÇILARDA

SUNUŞ


İSMET ÖZTÜRK (ÇÖRTÜK İSMET)

Kurtuluş hareketinde olduğu gibi, genel olarak Türkiye sosyalist hareketinde de, yaşamıyla, mücadelesiyle, görüşleriyle özel bir yer tutan, yazarımız, yoldaşımız İsmet Öztürk’ü 19 Kasım 2011 günü kaybetmiştik. Vasiyet ederek bedenini bilimin hizmetine sunduğu Pamukkale Üniversitesi’nde görevi sona erince, O’nu 20 Haziran 2015 günü Rumelikavağı’nda, yoldaşlarının, dostlarının katılımıyla, kızı Ekin’in yanına, doğaya uğurladık.

İSMET ÖZTÜRK

İSMET ÖZTÜRK YAŞAMI, MÜCADELESİ VE GÖRÜŞLERİ İLE YOL GÖSTERİYOR


SOVYETLER BİRLİĞİ DEĞERLENDİRMELERİ

SOVYETLER BİRLİĞİ’NİN KARAKTERİNE İLİŞKİN FARKLI DEĞERLENDİRMELER

Sovyetler Birliği eleştirileri ve değerlendirmeleri, işçi sınıfının yeni sosyalizm deneyimlerine yol gösterecek komünizmin geliştirilmesi açısından önem taşır.


GEÇMİŞİN DEĞERLENDİRİLMESİ

GEÇMİŞİN DEĞERLENDİRİLMESİ: KURTULUŞ’UN ‘YOL AYRIMI’

Çeşitli ‘yol ayrımları’ sonucu bölünmeler ve farklı yönlerde sapmalar yaşayan Kurtuluş hareketinin teori, pratik ve örgütlenmesinin, belirleyici dönüm noktalarıyla ele alınarak “proletarya partisi” hedefi açısından irdelendiği geçmiş değerlendirmesi, “İşçi Sınıfının Komünist Programı İçin Temel İlkeler” metniyle ileri sürülen perspektifin oluşumunda önemli rol sahibidir.


TEMEL İLKELER

İşçi Sınıfının Komünist Programı İçin TEMEL İLKELER

Komünist programın üretilmesi çalışmalarına yol göstermek amacıyla hazırlanan “Temel İlkeler”, işçi sınıfının komünizm mücadelesinde ulaştığı en ileri örgütsel düzeye karşılık gelen Komünist Enternasyonal’in üzerinde kurulduğu politik çizgiyi ifade etme iddiasıyla, bütün sosyalistleri, işçi sınıfının mücadelesine önderlik etmek üzere komünizmi benimsemeye çağırmaktadır.


İNTERNET SİTESİ ve
ELEKTRONİK POSTA
ADRESLERİ