Ana sayfa

PARTİ ÖRGÜTLENMESİNİN İLKELERİ ÜZERİNE

Önsöz

 

 

İşçi sınıfının hem Türkiye’de hem de dünya ölçeğinde komünist, devrimci bir partisinin olmadığı bugünkü koşullarda, 1921’de Komünist Enternasyonal’in 3. Kongresinde kabul edilen, “KOMÜNİST PARTİLERİNİN ÖRGÜTSEL YAPISI, YÖNTEMLERİ VE ÇALIŞMASI ÜZERİNE TEZLER”i tekrar ve tekrar gözden geçirmenin, anlamanın ve tabii hayata geçirmenin hala en temel görev olduğunu düşünüyoruz.

Komünizm hedefine ulaşmada, işçi sınıfının temel aracı komünist bir işçi partisidir. Bu öneminden ötürü araç (parti) özellikle de kuruluş sürecinden başlayarak, amaca ve hedeflere uygun oluşturulmalıdır.

Komünistlerin önlerindeki ilk adım ve öncelikli görev komünist işçi partisini kuracak olan sınıfın öncülerinin komünizme kazanılması ve dolayısıyla partinin adımlarının atılmasıdır.

KE’nin 3. Kongresinde kabul edilen bu tezler, bu konuda öğreticidir. Ama özellikle son 15, 20 senedir, ‘sınıftan kaçış’ın hızlanarak hüküm sürdüğü yıllar boyunca, sol kesimlerde parti üzerine ciddi çarpılmalar ortaya çıktı. Bunların bir kısmı, Lenin’in bu tezler üzerine yaptığı değerlendirmeyi, Leninist partinin reddine kanıt olarak gösterdiler. Hepimizin bildiği gibi, –hatta belki de çoğumuz tezlerin kendisinden çok Lenin’in tezler üzerine yaptığı kısa değerlendirmedeki, bu meşhur sözleri bilir– bu da, tezlerin fazla Rusça olduğu, Rusya deneyimini yansıttığıdır...

Lenin elbette, kendi parti teorisinin yansıtıldığı bu metnin her cümlesinin altına imzasını atacağını söylüyor; onun bahsettiği, metnin çok ayrıntılandırıldığı ve bu noktada Rusya’daki belli deneyimleri yansıtan bu ayrıntılandırmanın diğer komünistlerce anlaşılmasının zor olacağı.

Lenin’in bu değerlendirmesine dayanarak, icat ettikleri çeşit çeşit parti ‘teorilerini’, “işte bu da bize özgü” diye sunan anlayışlar, marksizm-leninizmin reddine çıkan yollara bağlanmaktadır doğal olarak.

Eğer ki her ülkeye özgü çeşitlilikte komünizm yoksa, komünizm evrensel bir teori ve pratiğe dayanıyorsa, komünist partinin de bu bağlamda evrensel ilkeleri olacağı açıktır.

“Komünist parti, devrimci sınıf mücadelesinin bütün evreleri boyunca ve ardından komünist toplumun birinci aşaması sosyalizmin gerçekleşmesi yolundaki geçiş dönemi sırasında, proletaryanın öncüsü, en ileri kesimi olmalıdır.” (“Tezler” 1)

“Proleter sınıf mücadelesinin koşulları sürekli bir gelişim süreci içerisindeki değişikliklerle karşı karşıyadır ve proletaryanın öncü örgütlenmesi de, daima bu değişmelere karşılık gelen yeni biçimler aramak zorundadır. Aynı şekilde, farklı partilerin özel örgütlenme biçimlerini, tek tek her ülkenin kendi koşulları belirler.” (“Tezler” 2)

Bu ve benzeri yerler, partinin proletaryanın öncü ve en ileri kesiminin partisi olması gerektiğini en açık biçimde ifade ediyor. Değişimler ve biçimler asla onun bu özelliğine ilişkin değil. Bizde değişimler, yeni biçimler, sınıfsal karakterde de aranmakta ve buna uygun yeni biçimler de hiç zorlanmadan bulunmaktadır.

Özellikle sınıfa dışarıdan sunulma biçiminde, dışarıdan bilinç götürme esprisini, sınıfa dışarıdan parti götürmeye vardıran anlayış en yaygın örgütlenme anlayışı olarak karşımıza çıkmakta ve yaşanmaktadır.

Partinin programatik ve ideolojik yanı elbette ki onun komünist olma özelliğiyle doğrudan ilişkilidir. Bu metin ise, daha çok komünist partinin örgütsel yapısına ilişkin olduğundan, en azından bu yönü itibariyle kuruluştan itibaren yapının şekillenmesini belirlemek noktasında önemlidir.

“Komünist programın kabulü ancak komünist olma arzusunun ifadesidir. Eğer komünist faaliyet yoksa ve üye kitlesinin pasifliği hala sürüyorsa, o zaman parti komünist programı kabul etmekle üzerine aldığı yükümlülüğün en küçük bir parçasını bile yerine getirmiyordur. Programın içtenlikle yerine getirilmesi için birinci koşul, bütün üyelerin partinin daimi günlük çalışmasına katılımıdır.” (“Tezler” 9)

Buradan anlaşılacağı gibi, program, söyleneni hayata geçirdiğinizde sahici olur. Bir partinin örgütlenme çalışmaları açısından, örneğin aşağıdaki alıntının çok fazla Rusça olduğunu iddia etmek mümkün müdür?

“Yeni bir partinin inşasında, genellikle, parti örgütünü birden bütün ülkeye yaymak biçiminde bir eğilim kendini gösterir. Dolayısıyla, partinin elindeki güçlerin çok sınırlı olması göz önüne alınmadan, bunlar her yönde dağıtılır. Bu, partinin üye kazanma yeteneğini ve büyümesini zayıflatır. Böyle durumlarda birkaç yıl içinde yaygın bir parti büroları ağı ortaya çıkar, fakat parti en önemli sanayi şehirlerinde bile sağlam bir zemin kazanmayı başaramaz.” (“Tezler” 43)

Bu tür çalışma anlayışı, en fazla yapılan yanlışlardan biri olarak hep önümüzde değil mi? Fabrika ve işyerlerinde, sınıfın içinde önemli sayıda yerlerde mevzilenmeleri sırayla sağlamlaştırmadan, hızlıca yayılıp, yaygınlaşmak hastalığı hep başa dönmeyi beraberinde getiriyor ve rekabetçi ortamda bir türlü vazgeçilemiyor.

Yine son dönem, örgütsel yapılarda yaşanan sapmalardan bir tanesi de demokratik merkeziyetçilik noktasında olmaktadır. Tezlerde bu konu, herkesin anlayabileceği biçimde de izah edilmiş.

“Komünist parti örgütlenmesinde demokratik merkeziyetçilik, gerçek bir sentez, merkeziyetçilik ve proleter demokrasisinin bir kaynaşması olmalıdır. Bu kaynaşma ancak sürekli ortak faaliyet, tüm parti örgütünün sürekli ve ortak mücadelesi temelinde sağlanabilir... Biçimsel veya mekanik bir merkezileşme, ‘yetkinin’, üyelerin geri kalan kısmına veya örgütün dışındaki devrimci proleter kitleye hakim olan bir bürokrasinin elinde merkezileşmesi demektir. ...

... Merkezileşme yalnızca kağıt üzerinde kalmamalı, gerçek bir olguya dönüşmelidir ve bu ancak üyelerin büyük çoğunluğunun ortak faaliyet ve mücadelelerinde gerçekten güçlenme ve gelişme hissetmeleri ile sağlanabilir. Aksi takdirde bu, kitlelere parti içerisinde bir bürokrasi olarak görünecektir ve dolayısıyla her merkezileşmeye, her yöneticiliğe, her sıkı disipline karşı çıkışı teşvik edecektir. Bürokrasinin aksi ucu anarşizmdir.” (“Tezler” 6, 7)

Fakat, ülkemizde de bildiğimiz gibi, sol örgütlerin genel pratiği bürokratik merkeziyetçiliktir. Son yıllarda bu bürokratik yapılara karşı çıkış marksist-leninist temelde olmadığından, kendini merkeziyetçiliğin de karşısında konumlandırdı. Buradan, demokratik merkeziyetçiliği hayata geçirmek yerine, güya “demokratik merkeziyetçiliğin gelişmiş hali” olan çoğulculuk türü bir tez geliştirildi. Bu türden bir “anarşizm” de aksi ucu olan bürokrasinin değirmenine su taşıdı.

Bu tür örnekleri uzatmaya çok fazla gerek de yok aslında. Bu tezleri okuduğumuzda, ama gerçekten anlamak ve uygulamak için okuduğumuzda, komünist işçi partisinin ve enternasyonalizmin nasıl bir şey olması gerektiğine ilişkin evrensel ilkeler hemen karşımıza çıkıyor. Farklılıklar ve özgünlükler ancak bu ilkelerin etrafında örülürse anlamlı ve sahici olabilir.

Yoksa çok fazla bize özgü şeyler aramak, ya farklı sınıflar arasında mevzilenmeye, buralarda örgütlenmeye, ya da zaten bir örgütsüzlüğe yol açıyor.

Her zaman dediğimiz gibi, zor da olsa, uzun da sürse, devrimci sınıf mücadelesinin ve devrimin, komünizme geçişin yolu, marksizm-leninizm zemininde devrimci bir komünist işçi partisi yaratmaktan geçiyor.

KURTULUŞ sosyalist dergi

HAZİRAN 2003

7

ÖNE ÇIKANLAR


SSCB NEYDİ VE NEDEN ÇÖKTÜ

NEYDİ VE NEDEN ÇÖKTÜ?

SSCB’NİN KARAKTERİ ÜZERİNE BİR ÇÖZÜMLEME

Süha ILGAZ

Ütopya Yayınevi

KİTAPÇILARDA

SUNUŞ


İSMET ÖZTÜRK (ÇÖRTÜK İSMET)

Kurtuluş hareketinde olduğu gibi, genel olarak Türkiye sosyalist hareketinde de, yaşamıyla, mücadelesiyle, görüşleriyle özel bir yer tutan, yazarımız, yoldaşımız İsmet Öztürk’ü 19 Kasım 2011 günü kaybetmiştik. Vasiyet ederek bedenini bilimin hizmetine sunduğu Pamukkale Üniversitesi’nde görevi sona erince, O’nu 20 Haziran 2015 günü Rumelikavağı’nda, yoldaşlarının, dostlarının katılımıyla, kızı Ekin’in yanına, doğaya uğurladık.

İSMET ÖZTÜRK

İSMET ÖZTÜRK YAŞAMI, MÜCADELESİ VE GÖRÜŞLERİ İLE YOL GÖSTERİYOR


SOVYETLER BİRLİĞİ DEĞERLENDİRMELERİ

SOVYETLER BİRLİĞİ’NİN KARAKTERİNE İLİŞKİN FARKLI DEĞERLENDİRMELER

Sovyetler Birliği eleştirileri ve değerlendirmeleri, işçi sınıfının yeni sosyalizm deneyimlerine yol gösterecek komünizmin geliştirilmesi açısından önem taşır.


GEÇMİŞİN DEĞERLENDİRİLMESİ

GEÇMİŞİN DEĞERLENDİRİLMESİ: KURTULUŞ’UN ‘YOL AYRIMI’

Çeşitli ‘yol ayrımları’ sonucu bölünmeler ve farklı yönlerde sapmalar yaşayan Kurtuluş hareketinin teori, pratik ve örgütlenmesinin, belirleyici dönüm noktalarıyla ele alınarak “proletarya partisi” hedefi açısından irdelendiği geçmiş değerlendirmesi, “İşçi Sınıfının Komünist Programı İçin Temel İlkeler” metniyle ileri sürülen perspektifin oluşumunda önemli rol sahibidir.


TEMEL İLKELER

İşçi Sınıfının Komünist Programı İçin TEMEL İLKELER

Komünist programın üretilmesi çalışmalarına yol göstermek amacıyla hazırlanan “Temel İlkeler”, işçi sınıfının komünizm mücadelesinde ulaştığı en ileri örgütsel düzeye karşılık gelen Komünist Enternasyonal’in üzerinde kurulduğu politik çizgiyi ifade etme iddiasıyla, bütün sosyalistleri, işçi sınıfının mücadelesine önderlik etmek üzere komünizmi benimsemeye çağırmaktadır.


İNTERNET SİTESİ ve
ELEKTRONİK POSTA
ADRESLERİ