Bütün dünyada eşzamanlı bir krizin artık geliyorum dediği bu ortamda, proletaryanın sağlıklı sınıf yapılarını oluşturmak ve bu yapılar üzerinden dünyada geliştirilmesi gereken sınıf eylemliliklerine eklemlenmek bunun üzerinden bir program geliştirmek gerekiyor.
Bir derginin çıkarken yazısı çoğunca zahmetli bir işi yerine getirmek zorundadır. Meramı anlatmak, diğer yayınlarla farkı ve bu yüzden kendi gerekliliğini temellendirmek ve en temelde de derginin işlevini, yüklendiği görevleri okuyucuya anlatmak.
Biz de çıkarken yazısında bunları yapacağız. Ama iki önemli kolaylığın arkasına sığınarak. Birincisi kendi görüşlerimizi temellendirdiğimiz, zaman ve mekan vektörlerini işin içine sokmadan kaleme alıp daha önce özel sayı olarak, yayınladığımız Temel İlkeler metni, kendimizi ifadelendirme, teorik olarak tarif etme işini bir hayli genişçe bir çerçevede kotarıyor. Bu nedenle daha önce kitapçık olarak yayınladığımız bu metni ilk sayımızda yeniden yayınlamayı uygun gördük. Metnin sunuş bölümü ise, biraz aşağıda netleştirmeye çalışacağımız ama kuşkusuz biraz uzun sürebilecek ve karışık bir işe; Kurtuluş siyasetinin alanında gözüken özneler sorununa bir ilk müdahale, ilk sözler olarak algılanmalı. Metnin sunuşunda yapılmaya çalışılan açıklama, objektif bir kıstas nedeni ile bütün muhatapları tarafından ciddiye alınmak zorunda. Bu kıstas ise, Temel İlkelerin, Kurtuluş tarihinde, tezlerin ötesinde, marksizmin kavranışına, temel konulardaki fikriyata dair, bir ilk programatik şekillenme olması. Kurtuluş Sosyalist Dergi, yayın yaşamı boyunca bu temel tezler üzerinde anlaşan bütün komünistlerin, programın ülke temelinde somutlanması; zaman ve mekandan soyut bu temel ilkelerin, kuramsal ve kurumsal olarak karşılıklarının oluşturulması faaliyetinin sözcüsü ve kürsüsü olacaktır. Yapılmak istenen proletarya devrimininin programının oluşturulması, yaşamda karşılıklarına referansla, her cümlesinin inşa edilmesi ve bunu da katılanların demokrasisi ile gerçekleştirmektir.
Yasal, yasadışı, gizli ya da açık; halkçı ya da sınıfçı, reformist ya da devrimci, hangi ayrıma tabi tutarsak tutalım, hemen bütün siyasi çizgilerin ve bunların taşıyıcılarının, gelişmeler ve yaşananlar karşısında çözümsüz kaldığı bir dönemden geçiyoruz. Egemenlerin kurumlarını doğrudan şiddetle ya da kendi kitlesel örgütlü güçleriyle devirebileceğini düşünenlerin her çeşitinin oluşturduğu siyasi yelpazede bir ‘çözümsüzlük’, politikasızlık ve güç yitimi oluşmuş durumda ve bu durum sürüyor.
Böyle bir ortamda yola çıkmanın getirdiği sorumluluk ve yükümlülükler var. Ayrıca bu ortamda açıktan ilk sözünü söylemek çok sayıda soruya muhatap olmayı beraberinde getiriyor. Kendi öznel tarihimizce öne çıkar gibi gözüken bazı sorular ise bu olumsuz ortam içinde aslında tarafımızdan ikincil sorular olarak ele alınıyor. Bu ikincil soruları seslendirip yanıtladıktan sonra, esas soruların önünü açabiliriz.
‘Siz de mi Kurtuluş ismini kullanıyorsunuz, bu kaçıncı Kurtuluş(?)’ soruları gerçekliği yanlış algılamakla doğrudan orantılı sorular. Kuşkusuz kendini Kurtuluş ismi ile tanımlayan bir kaç grup var. Ve de biz bunların ismen en meşhurlarından sayılmayız! Politik bir çevre ya da grup olarak herkesin kendini böyle ifadelendirmesi mümkün. Ama bu ifadelendirmeyi, Kurtuluş ismini kullananlar, Kurtuluş’un çıkış ve varlık nedenleri ile bugünkü durumları arasındaki açıyı kapatamadıkları ölçüde, politik bir çizgi olarak Kurtuluş geleneği içinde kendilerini izah etmeleri olanaklı olmayacaktır. Bu açıların uygun izahlarla kapatılabilmesi bizce artık mümkün değildir. Açı ancak yapılan yanlışları kabul edip buna uygun pozisyonlar almakla kapanabilir.
Kurtuluş siyaseti bir ya da iki değil çok sayıda bölünme yaşamıştır. Bugün Kurtuluş Sosyalist Dergi’yi çıkaran bizler önemli bir kargaşaya müdahale ederek, kendi öznel tarihimizin sorunlarından, genel olarak komünistlerin çıkarına olan bir siyaset belgesi çıkarmayı başarmış bulunuyoruz. 80-90 arası temelleri atılan ve bugüne kadar gelen ‘ÖDP’li Kurtuluşçuluk’un külliyatında ise ‘sosyalist demokrasi’ dışında hiç bir tez kalmamıştır. Teorinin her düzeyini kesen bu tez ise ‘çoğulculuk’ gibi belirsiz bir merkez kavram üzerinde şekillenmektedir. Çoğulculuk gibi belirsiz bir kavramın üstüne ise bir parti ya da örgütlenmenin oturtulamayacağı her zaman için ilk günden bellidir; bu ister geçmişin ÖDP’si olsun, isterse geleceğin bu minvalli herhangi bir projesi.
Temel İlkeler, kendi öznel tarihimizin içinden, komünistlerin önüne, birlikteliklerin zeminini oluşturacak bir siyaset belgesi getirmektedir. Çözümsüzlük ve politikasızlığın egemenlere her türden manevra alanını açtığı koşullarda siyaset yapmaya soyunmak, kuşkusuz iddia sahibi olmayı, sahip olunan iddialara göre donanmayı, komünizm hedeflerini inatla sahiplenmeyi gerektirir. Bize gelebilecek sorulardan daha anlamlı olanları, bugünkü tıkanıklığa çözüm üretme noktasında, politika tarzı konusunda ne dediğimiz, nasıl bir yöntem izleyeceğimiz!
Bütün dünyada ‘demokrasi üniformasının’ birkaç beden küçültülmeye çalışıldığı bugünlerde, ‘sınıf merkezli’ komünist politikaların; komünistlerin bağımsız siyasal hatlarının ve oluşumlarının gerçekleştirilmesi süreci, politika tarzının da, nasıl bir yönteme sahip olunduğunun da göstergesi olacaktır.
Kurtuluş Sosyalist Dergi’nin, sosyalist kamuoyu ve komünistler karşısında bir sorumluluğu vardır. Bu sorumluluk gereği öncelikle, Kurtuluş siyaseti alanındaki, devrimci ve komünist olmayan yönelimlere karşı ortak geçmişimizi unutmadan mücadele etmek ve bunu da dar pratiğin karmaşasında değil, Kurtuluş siyasetinin belgeleri temelinde, marksizmin rahlesinde gerçekleştirmek zorunluluğu ve tercihindeyiz. Tarihimizin hiçbir öznesinin en azından devrime ve sosyalizme olan bağlılık gereği kendi tezlerimizin bugünkü somutlanması olan Temel İlkeler metnine kayıtsız kalma hakkına sahip olmadığını düşünüyoruz.
‘Çıkarken’ yazısının sahip olduğu ikinci kolaylık ise sosyalizmin tarihi karşısındaki konumlanış sorununun ‘Dünya ve Türkiye’ yazısında genel olarak anlatılıyor olmasından kaynaklanıyor. Bu yazının yükünü hayli azaltan bir destek, konunun en temel hatları ile ‘Dünya ve Türkiye’ yazısında açıklanmasından kaynaklanıyor. Sonraki sayılarımızda ağırlıklı bir yer tutacak olan sosyalizmin tarihi ve ‘ne olduğu’ konusu, nasıl bir sosyalizm sorusunun karşılığı aranırken, geçilmesi gereken zorunlu bir ders olarak karşımızda duruyor.
Kurtuluş Sosyalist Dergi’nin yayın yaşamı esas olarak program sorununu yayın politikasının ve gündeminin merkezine oturtan bir seyir izleyecek. Temel İlkeler metni, bu bakış açısı ile programın teorik kısmını-temellerini oluşturuyor. Programın birinci kısmı dediğimiz bu bölüm, ikinci bölüm ile tamamlandığında, kuvveden fiile geçme şansını yakalayabileceğiz. Somut kısım dediğimiz, bugünün tahlili, devrimci görev ve hedefler, strateji ve taktikler, ikinci kısmın konusunu oluşturacak. Bu bakış açısı ile Kurtuluş Sosyalist Dergi, planlı ve eşgüdülmüş bir yayın faaliyetini esas alacak. Programatik çalışmaya dair konu başlıkları ilgili kadrolar ve kişiler tarafından bütün açıklığı ile tamamlanmaya çalışılacak ve dergimiz bunun kürsüsü olacaktır. Kendimizi, proletarya devriminin ve program sorununun tam ortasında tarifliyoruz. Bu çerçevede akademik alandan gelecek desteklere açığız. Pratik politik faaliyetin sınıf merkezli kavranışı ve kaynakların buna göre tasnifi, önümüze koyduğumuz hedefler açısından en önemli araçlarımız olacaktır.
Program sorunu üzerine kendini temellendiren bir yayının genel olarak programa bakış açısını belirtmesinde yarar görüyoruz. Komünist program, işçi sınıfının içinde bulunduğu koşullardan kalkarak komünist topluma kadar mücadelesinin hedeflerini bilimsel bir çözümlemeye dayanarak ana hatlarıyla ifade etmelidir. İşçi sınıfının içinde bulunulan andaki mücadelelerini, nihai hedefine, sınıfların ortadan kaldırılmasına, kendisiyle birlikte bütün insanlığın kurtuluşu hedefine, komünist program bağlar. Program, politik talepler, hedefler ileri sürer, politik bir belgedir. Ama bütün bu taleplerin, hedeflerin birbirleriyle tutarlılığı, bütünlüğü, nihai hedefe bağlanması, bunların, içinde bulunulan toplumun bilimsel bir değerlendirmesine, kapitalizmin çözümlenmesine, sağlam bir teoriye dayandırılmasını gerektirir.
Program, andan geleceğe, mücadelenin genel koşullarını ve hedeflerini ifade eder. Buna bağlı olarak, dönemsel bir geçerlilik taşır. Yani temel özellikleri değişmeyen bütün bir dönem boyunca geçerli olmalı ve ancak toplumsal koşullardaki köklü değişikliklere karşılık düşen yeni bir dönem programın değişmesini gerektirmelidir. Komünist program, işçi sınıfının bağımsız politikasının, komünist siyasi hareketin ayırt edicisi olarak, onun diğer bütün siyasi hareketlerden ayrımını çizmek durumundadır.
Bu anlamda program, günlük, geçici karakterde sorunlara, ayrıntılara girmemelidir. Bu türden sorunlara ilişkin politik çözümlemeleri, daha kısa erimli; geçerliliği daha kısa süreli ve koşullu belgelere bırakmalıdır.
Programın kendi içinde bölümlere ayrılması açısından bir isimlendirme, teorik ve pratik bölümlerdir. Teorik bölümde daha soyut çözümlemeler yapılırken, pratik bölümde daha somut talepler, hedefler yer alır. Temel İlkeler metni, Kurtuluş Sosyalist Dergi açısından tarihinden ve teorisinden çıkardığı programın teorik kısmını ifade etmektedir.
‘Çıkarken’ yazısında kısaca ifade ettiğimiz program konusu üzerinde sosyalist harekette çok farklı anlayışlar olduğunu biliyoruz. Konu ileride tartışılıp derinliğine ele alınacaktır.
Kurtuluş Sosyalist Dergi yayın politikasını ve ilkelerini ‘Çıkarken’ yazısında net olarak açıklamayı çalışmalarının verimliliği ve katkıda bulunacaklar açısından zorunlu görmektedir. ‘Çıkarken’ yazısı hem okuyucuyu-katılımcıyı hem de Kurtuluş Sosyalist Dergi’yi dergi düzeyinde eşitleyen; eşitler arası bir üretimin ortaklık niteliğini ifade eden belge niteliğindedir. İlişkinin her iki tarafını eşit olarak bağlar ve bu anlamıyla dergi ve okuyucu arasındaki ilişkinin hukukunu oluşturmaktadır.
Yayın politikamızı kısaca şöyle özetleyebiliriz.
Dergimiz yukarıda açıkladığımız programın oluşturulması merkezli bir yayın hattı izleyecektir. Bununla beraber, güncel siyasal gelişmeler, dünya ve Türkiye ile ilgili yazılar, temel konularda marksizm-leninizmin kavranışına ve bugünkü somutlanışına ilişkin yazılar; her türden sosyalizm anlayışlarına karşı olabilecek polemik yazıları, dergimizin ilgi alanına girmektedir. Ve aslında bu açılardan beslendiğinde program çalışması donuk ve katı bir çalışma olmaktan kurtulabilir. Enternasyonalist ilişkilerin geliştirilmesi açısından, uluslararası sosyalist komünist hareketin izlenmesi ise çeviri yazılarla gerçekleştirilmeye çalışılacaktır.
Bütün bu çalışmalarda gözetilecek olan, çalışmaların Temel İlkeler metniyle bir ortaklık üzerinden kotarılması olacaktır. Dergi içeriğinin ve bu biçimli kurgusunun yerine getirilebilmesi için, yazı yazacak arkadaşların yazmak istedikleri konu ve içeriği hakkında önceden bilgi vermeleri veya yazı için talepte bulunmaları yayın faaliyetini kolaylaştıracaktır.
Ülkede ve dünyada şartların her geçen gün daha ağırlaştığı, işçi sınıfına, ezilenler cephesine her düzeyde F tipinin bir örnek oluşturulup dayatıldığı günlerde yayın yaşamımıza başlıyoruz. Bugünkü koşullarda egemenlerin baskı ve sömürüyü artırmak dışında üretebilecekleri hiçbir program ve hiçbir çözüm bulunmuyor. Bu koşullarda egemenlerden aksine bir çözüm beklemek sınıf doğalarına aykırı düşer. Kuşkusuz egemenler arası çatışmalar sistemin teşhiri ve siyasi mücadelenin geliştirilmesi açısından olanaklar da sunuyor. Ama bunu kullanabilmek için bile her düzeyde hazırlıkların yapılmış asgari düzeyde toplumsal örgütlülüklerin yaratılmış olması gerekir.
Bütün dünyada eşzamanlı bir krizin artık geliyorum dediği bu ortamda, proletaryanın sağlıklı sınıf yapılarını oluşturmak ve bu yapılar üzerinden dünyada geliştirilmesi gereken sınıf eylemliliklerine eklemlenmek bunun üzerinden bir program geliştirmek gerekiyor. Kurtuluş Sosyalist Dergi bu amaçla üstüne düşen ideolojik teorik mücadele ve inşanın bir bileşeni olmayı önüne hedef koymuştur.
KASIM 2001
1
ÖNE ÇIKANLAR
NEYDİ VE NEDEN ÇÖKTÜ?
SSCB’NİN KARAKTERİ ÜZERİNE BİR ÇÖZÜMLEME
Süha ILGAZ
Ütopya Yayınevi
KİTAPÇILARDA
Kurtuluş hareketinde olduğu gibi, genel olarak Türkiye sosyalist hareketinde de, yaşamıyla, mücadelesiyle, görüşleriyle özel bir yer tutan, yazarımız, yoldaşımız İsmet Öztürk’ü 19 Kasım 2011 günü kaybetmiştik. Vasiyet ederek bedenini bilimin hizmetine sunduğu Pamukkale Üniversitesi’nde görevi sona erince, O’nu 20 Haziran 2015 günü Rumelikavağı’nda, yoldaşlarının, dostlarının katılımıyla, kızı Ekin’in yanına, doğaya uğurladık.
İSMET ÖZTÜRK YAŞAMI, MÜCADELESİ VE GÖRÜŞLERİ İLE YOL GÖSTERİYOR
SOVYETLER BİRLİĞİ’NİN KARAKTERİNE İLİŞKİN FARKLI DEĞERLENDİRMELER
Sovyetler Birliği eleştirileri ve değerlendirmeleri, işçi sınıfının yeni sosyalizm deneyimlerine yol gösterecek komünizmin geliştirilmesi açısından önem taşır.
GEÇMİŞİN DEĞERLENDİRİLMESİ: KURTULUŞ’UN ‘YOL AYRIMI’
Çeşitli ‘yol ayrımları’ sonucu bölünmeler ve farklı yönlerde sapmalar yaşayan Kurtuluş hareketinin teori, pratik ve örgütlenmesinin, belirleyici dönüm noktalarıyla ele alınarak “proletarya partisi” hedefi açısından irdelendiği geçmiş değerlendirmesi, “İşçi Sınıfının Komünist Programı İçin Temel İlkeler” metniyle ileri sürülen perspektifin oluşumunda önemli rol sahibidir.
İşçi Sınıfının Komünist Programı İçin TEMEL İLKELER
Komünist programın üretilmesi çalışmalarına yol göstermek amacıyla hazırlanan “Temel İlkeler”, işçi sınıfının komünizm mücadelesinde ulaştığı en ileri örgütsel düzeye karşılık gelen Komünist Enternasyonal’in üzerinde kurulduğu politik çizgiyi ifade etme iddiasıyla, bütün sosyalistleri, işçi sınıfının mücadelesine önderlik etmek üzere komünizmi benimsemeye çağırmaktadır.
SİTE HARİTASI
sayı 2 /
sayı 3 /
sayı 4 /
sayı 10 /
sayı 12 /
sayı 13 /
sayı 14 /
Tezkere /
Pakistan /
SDP /
Geçmiş: Kurtuluş / / (formalı)
Anayasa /
Sovyetler Birliği / / (formalı)
İNTERNET SİTESİ ve
ELEKTRONİK POSTA
ADRESLERİ
internet sitesi:
kurtulussosyalistdergi.awardspace.info
erişim sayfası:
kurtulussosyalistdergi.blogspot.com
elektronik posta:
kurtulussosyalistdergi@gmail.com